Eski Fransız sömürge ülkeleri Nijer, Burkina Faso ve Mali'de Fransa karşıtlığı güçlenirken bu minvalde düzenlenen sokak gösterileri de hız kesmeden devam ediyor.
Fransa, Batı Afrika'da uzun yıllar sömürgeci devlet olarak hüküm sürse de 1960'larda kıta ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanmasıyla bölgedeki hakimiyeti azaldı.
2000'lerde artan Fransız karşıtlığı
Sankara ve Mitterand'ın arasındaki söz düellosundan yaklaşık 20 yıl sonra kıtada Fransız karşıtlığı, bu sefer Fransa'nın Afrika'daki "en yakın dostu" Fildişi Sahili'nde ortaya çıktı.
Fransa'nın Afrika politikasını tanımlayan "Françafrique" teriminin doğduğu ülke Fildişi Sahili'nde, Fransız karşıtı sokak eylemlerinin fitili 2000'lerde bir öğrenci grubu tarafından ateşlendi.
Sokağın nabzı, dönemin önemli siyasi figürlerinden Charles Ble Goude'nin "Her Fildişi Sahili vatandaşına bir Fransız" sloganıyla daha da yükseldi.
Fransız vatandaşlarının hedef olduğu, Fransız iş yerlerinin yağmalandığı bu dönemde, Fransız gazeteci Jean Helene'nin 2003'te öldürülmesi gerginliği iyice artırdı.
Fildişi Sahili sokaklarındaki Fransız karşıtı eylemler, 2011'de dönemin Cumhurbaşkanı Laurent Gbagbo devrilene kadar sokaktaki hakimiyetini sürdürdü.
Bu süreçte, eski sömürgelerde Fransa'nın kıtadaki gerek ekonomik gerek askeri varlığından duyulan rahatsızlık zaman zaman çeşitli vesilelerle dile getirilse de kitlesel eylemlere pek rastlanmadı.
Senegal ve Sahel'de sokağa çıkan öfke
Fransız karşıtlığı, 2021'de bölgenin en stabil ülkesinde hiç beklenmedik şekilde yeniden sokağa indi.
Senegal'de muhalif lider Ousmane Sonko'nun Mart 2021'de gözaltına alınmasıyla başlayan sokak olaylarında, öfke bir anda Fransız iş yerlerine yöneldi.
Sonko, tecavüz suçlamasıyla gözaltına alınsa da "Fransa karşıtı" görüşleri nedeniyle destekçileri, Fransız marketleri yağmaladı ve benzin istasyonlarını ateşe verdi.
Aynı dönemde Fransa'nın Sahel'deki başarısız askeri operasyonları, 2020'den itibaren Mali ve Burkina Faso'da üst üste yaşanan darbeler de Fransa'nın zaten kötü olan imajına daha da zarar verdi.
Mali'de 2021'de darbeyle başa gelen Cumhurbaşkanı Assimi Goita'nın ülkedeki Fransız askeri varlığını sorgulaması da okları yeniden Fransa'ya doğrulttu.
Mali, terörle mücadelede Rusya ile yakınlaşırken halk da Fransa'nın Mali'den ayrılması için eylemler düzenlemeye başladı.
Bu eylemler sadece Mali'ye değil, Fransa'nın askeri üslerinin olduğu Nijer ve Burkina Faso'ya da sıçradı.
Sahel'de 2019'dan bu yana zaman zaman "Fransa'nın bölgeden elini çekmesi için" düzenlenen eylemler, Mali'deki darbe sonrası daha geniş kitlelere ulaştı.
Rus bayrağı sallanırken Fransız bayrağı yakılıyor
Her 3 ülkede düzenlenen eylemlerde benzer pankart ve söylemlerin kullanılması dikkati çekiyor.
Eylemciler, ellerinde ülkelerinin bayraklarının yanı sıra Rus bayrakları taşıyor ve "Fransa defol" manasına gelen Fransızca "France degage" yazılı dövizler taşıyor.
Fransa aleyhine sloganlar atan eylemciler, zaman zaman da Fransa bayrakları yakıyor.
Genelde sivil toplum örgütlerinin çağrısıyla başkentlerde düzenlenen gösteriler olaysız sona erse de Burkina Faso'daki son askeri darbeyle gösterilerin şekli de değişti.
Burkina Faso'da hedef Fransız Büyükelçiliği
Burkina Faso'da 30 Eylül'deki son askeri darbede devrik lider Paul-Henri Damiba'nın Fransız Büyükelçiliğine sığındığı iddiası, başkent Vagadugu ve ülkenin 2'nci büyük şehir Bobo-Dioulasso'da sokakları karıştırmıştı.
Vagadugu'da Fransız Büyükelçiliğine girmeye çalışan öfkeli kalabalık, Elçiliğin dış duvarını ateşe vermiş, Bobo-Dioulasso'da da Fransız Enstitüsüne saldırmıştı.
Damiba'nın Togo'ya kaçtığı doğrulansa da ülkedeki Fransız karşıtı gösteriler, ekimin ilk haftalarında da devam etmişti.
Başkentte 18 Kasım'da düzenlenen gösteride de eylemciler, Fransız Büyükelçiliğine taşlarla saldırmış ve güvenlik güçleri olaya müdahale etmişti.
Bugün yine Vagadugu'da düzenlenecek gösteri öncesi Fransız Büyükelçiliği çalışanlarına ve vatandaşlarına "evde kalmaları" çağrısı yapıldı.
Fransız okulları ve Fransız Enstitüsü de olası bir saldırı ihtimaline karşı kapılarını kapattı.
Fransız Büyükelçiliği, Burkina Fasolu güvenlik güçlerini, olaylara seyirci kalmak ve yeterince müdahale etmemekle suçlasa da Burkina Faso hükümeti, ülkedeki yabancı diplomatların dokunulmazlıkları konusundaki kural ve ilkelerden "sapılmayacağını" vurgulamıştı.