1862’den bugüne kölelik aynı kölelik!

Fransa Gündemi



Fransa’da Sosyalist Parti (PS), fuhuşun yasaklanması konusunu yeniden tartışmaya açtı. Seks Sektörü Çalışanları Sendikası, yasağın “ataerkil bir yaklaşım” olacağı görüşünde. Victor Hugo, 1862 yılında kaleme aldığı “Sefiller” adlı eserinde Köleliğin sona erdiği söyleniyor.



Oysa var olmaya devam ediyor ama sadece kadını kapsıyor, adı da fuhuş” ifadelerini kullanmıştı. Tartışma, hükümet sözcüsü ve Kadın Hakları Bakanı Najat Vallaud-Belkacem tarafından “Benim ve partimin hedefi fuhuşun yok olduğunu görmektir” şeklindeki ifadeyle gündeme taşındı. Belkacem, Ocak 2013’te konu hakkında görüş belirtmek isteyen tüm çevrelerin katılacağı bir “uzlaşı konferansı” düzenlemek istiyor.



Bu amaçla fuhuşun tamamen yasaklanmasını isteyenler ve yasağa karşı çıkan seks sektörü çalışanlarını temsil eden kuruluşlarla görüşmeye devam ediyor. Amacının ilk etapta fuhuşu geriletmek olduğunu söyleyen Belkacem’in danışmanı Caroline de Haas, durumu “Fahişelerin ezici çoğunluğu fahişeliği isteyerek seçmiş insanlar değil. Bu nedenle fuhuşu kadına yönelik şiddet olarak görüyoruz” şeklinde ifade ediyor. Fransa’da genelevler 1946 yılından bu yana yasak. Ama bu Fransa’nın sokaklarına yayılmış biçimde devam ediyor.  Fransız İçişleri Bakanlığı ülkede 20 binden fazla fahişenin çalıştığını tahmin ediyor. Bunların yüzde 90’ının yabancı uyruklu olduğu ve Doğu Avrupa, Balkanlar ve Afrika’dan geldiği belirtiliyor.



 Yasaklamaya karşı çıkanlar konuyu, „ataerkil bir yaklaşım“ olarak değerlendiriyorlar. Ve durumu neredeyse „halinden memnun fahişe“ ya da bunu toplumun geneline yayarak „seks işçiliği yapan üniversite öğrencisi genç kadın“ gibi örnekler vererek normalleştirmeye çalışıyorlar. İnsan kaçakçılarının kurbanlarını „göçmen seks işçileri“ olarak adlandıran bu zihniyet kapitalist modernitenin kadına biçtiği rolü pekiştirmek için büyük gayret içerisindeler.



Bu noktada kimi neoliberal sağcılar ve postmodern solcular arasında bir ittifak hali bile var. Tüm bu savunularını „seks işçiliği“ terimi altında yapıyorlar. Aslında getirdikleri bu tanımlamayla fuhuşun ayrılmaz biçimde iç içe geçtiği iktidar ve sömürü ilişkilerini gizlemeye  çalışıyorlar. „Seks işçiliği“ teriminin seks endüstrisinin büyüdüğü ve kurumsallaştığı bir çağda normalleştirilmiş bir hale gelmesi hiç de şaşırtıcı değil. Bununla amaçlanan fuhuşu modern ve özgür iradeyle seçilmiş bir şey olarak pazarlamak ve meşrulaştırmak.

Kadın Hakları Bakanı Belkacem, tartışmayı başlatırken İsveç örneğini veriyor. “İsveç’te 1999’dan bu yana cinsel hizmetlerin satın alınması yasak, satılmasıysa değil. Yani fahişeler değil müşteri cezalandırılıyor. İsveç yasayla dikkati asıl suçluların üzerine çekmeyi başardı. Fransa’da da amacımız buna benzer bir yasayı çıkarabilmek” diyen bakan 2013 yılında yasanın çıkacağı yönünde iyimserliğini de ekliyor. Yasa konusundaki tartışmalarda Kadın Hakları Bakanı’nın özellikle kadın kurumları tarafından desteklenmesi gerekiyor.

Yasanın çıkması belli ölçülerde ilerleme sağlayabilir. Bu elbet fuhuşun biteceği anlamını taşımıyor.

Ve unutulmamalı: tüm  bu tartışmalar sürerken Fransa’nın başkenti Paris’te fuhuş sokakların normal bir parçası gibi işlemeye devam ediyor. Paris dünyanın en büyük metrobollerinden biridir. Metropol, birçoğu için modern dünyadaki yaşantının ana merkezidir. Kente iliştirilmiş; yollar, sokaklar, binalar, parklar... ve tüm bu detaylar insana bir harita sunar. Bu harita aracılığıyla metroları, binaları, yolları bulabilirsiniz. Haritanın yardımıyla belli bir semti kavramanızda mümkün.



Ne yazık ki bu haritada insanlar yok. Bu nedenle kentler aslında hep iki kenttir. Paris bu nedenle dışarda sadece ışıklarıyla, tarihsel dokusuyla, kültür abideleri, müzeleriyle tanınır. Milyonların sonsuzlukla katmerlenmiş, acıları, yanlızlıkları, yabancılaşmaları... bunları tanıtan bir harita yoktur. Çünkü bu kentin ikincisidir. Bu nedenle insan kaçakçılarının eline ışıklı bir kentte daha iyi bir yaşam umuduyla düşen göçmen kadınların ve sistem içerisinde yolunu kaybedenlerin yeri kaldırımlar oluyor.

Ve  finans merkezleri, borsalar, bankalar, savaş tamtamları, alış-satış ilişkileri.... kapitalist modernitede işleyen tüm süreçler gibi fuhuşta “normalleştirilmiş” bir tarzda sokaklarda kendi döngüsünü sürdürüyor. Ama bu “normal” olmamalı! YENİ ÖZGÜR POLİTİKA